Dünya'da Görülmesi Gereken İlginç Yerler

BÜYÜK MAVİ ÇUKUR-BELİZE,ORTA AMERİKA

Büyük Mavi Çukur Nerede?

  Büyük Mavi Delik yada Büyük Mavi Çukur, Orta Amerika’da yer alan Belize ülkesinde yer almaktadır. Belize ülkesinin doğusunda Karaib Denizi, kuzeyinde Meksika, batı ve güneyinde Guatemala bulunuyor. UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesinde yer alan Büyük Mavi Çukur 300 metre çapında ve 124 metre derinliğindedir.
Burası dünyanın en büyüleyici dalış alanlarından biridir. Bu deliğin koyu mavi olmasını sağlayan şey ise derinliktir.

Büyük Mavi Çukur Nasıl Oluştu?

“Büyük Mavi Çukur”un nasıl oluştuğuna dair hem bilimsel gerçekler hemde yerel halkın inancını bulunmaktadır. Fakat bunlar birbirinden farklıdır.
  Bilim adamlarına göre bu çukurun, Buz Çağı’nda bir mağara olduğunu ve deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte sular altında kaldığını ve bunun sonucunda ise mağara tavanının çökerek bugünkü halini aldığı bilgisi verilmektedir. Tamamen doğal bir oluşumdur.
   Yerli halkın inancı ise bu gerçekten tamamen farklıdır. Eskiden Maya medeniyetine ait olan bölgenin mağara olduğunu fakat bu mağarada tanrıların yaşadıklarını, daha sonra tanrıların insanlara küsüp mağarayı terkettiklerini ve sonucunda ise mağaranın çöküp sular altında kaldığını iddia etmekteler. Tanrıların burayı terketmesi ile birlikte belaların gelmeye başladığını söyleyen halk günümüzde burayı bir tapınak olarak görmektedir. Geceleri bu çukurun gümüş renge büründüğünü de iddia etmekteler.

CEHENNEM KAPISI-TÜRKMENİSTAN 

Türkmenistan'ın Derveze bölgesinde "Cehennem Kapısı" olarak bilinen doğalgaz krateri, 46 yıldır gece gündüz, alev alev yanıyor!!

  69 metrelik genişliği ve 30 metrelik derinliğiyle bu krater, Türkmenistan'ın %70'ini kaplayan Karakum Çölü'nün tam ortasında bulunuyor. Türkmenistan dünyanın dördüncü en büyük doğal gaz rezervine sahip ve Darvaza Krateri bu kaynağın tam kalbinde, başkent Ashgabat'a 270 km. mesafedeki Ahal Bölgesi'nde bulunuyor.

  Kaynağı hala tam olarak bilinmese de en yaygın hikaye kraterin 1970 yılında Sovyetler bünyesinde görev yapan yer bilimcilerin gaz bulma umuduyla yaptıkları sondaj çalışması esnasında kazara bir yeraltı mağarasını delerek burada bir çukur oluşmasına neden olduklarına dair. Daha sonra buradan zehirli gaz sızıntısından korkup burayı ateşe veriyor ve sönmesini bekliyorlar ancak alevler günümüze kadar hala yanmakta. Bu kaza sırasında sondajda çalışan bazı işçiler hayatını kaybederken, ekipman ve kamp da yerin dibini boyladı.
  

  50 yıl önceki hali...

ÇİN'İN GÖKKUŞAĞI DAĞLARI 

Çin‘in kuzeybatısındaki Gansu bölgesinde yer alan jeolojik park (Zhangye Danxia Landform Geological Park), usta bir ressamın elinden çıkmış gibi görünen gökkuşağı dağlarına ev sahipliği yapıyor. Gökkuşağı rengindeki kaya oluşumları, milyonlarca yıl boyunca gerçekleşmiş tektonik hareketlerle oluşan kum taşı ve diğer mineraller sonucu ortaya çıkmış. Yaklaşık 10 kilometrelik bir alana yayılan bu dağların renginin katman katman olması da milyonlarca yıl boyunca maruz kaldığı yağmur ve rüzgar sayesinde olmuş.

  Özellikle gün batımında ve yağmur yağdığında renkleri daha da parlak hale gelen bölgede aynı zamanda 400’e yakın nadir bulunan bitki türü de yer alıyor. Muhteşem görüntüsü ve sahip olduğu bitki örtüsü sebebiyle 2010’da UNESCO tarafından ‘Dünya Mirası’ listesine kabul edilen bölge oldukça yoğun şekilde ziyaret ediliyor. Turistlerin bölgeyi kolayca gezebilmesi için de tahta yollar ile çeşitli bağlantılar kurulmuş.

KAPADOKYA-NEVŞEHİR,TÜRKİYE 

  En güzel örneklerinden birisi Türkiye’de bulunan peri bacaları, görüntü ve yapı bakımından oldukça ilginç ve bir o kadar da güzeldir. Özellikle Nevşehir’in Ürgüp ve Göreme yörelerinde rastlanan en güzel örnekleri, bu bölgeyi turistik açıdan oldukça zenginleştirmeyi bilmiş ve önemli kılmıştır.
  Kaya yapısı:
  Kapadokya Bölgesi'ndeki Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ jeolojik devirlerde aktif birer volkandı. Bu volkanla birlikte diğer çok sayıdaki volkanların püskürmeleri Üst Miyosen'de ( 10 milyon yıl önce) başlayıp, holosen'e (Günümüze) kadar sürmüştür. Neojen gölleri altındaki yanardağlardan çıkan lavlar, platoda, göller ve akarsular üzerinde 100-150m. kalınlığında farklı sertlikte tüf tabakasını oluşturmuştur. Bu tabakanın bünyesinde tüften başka tüffit, ignimbirit tüf, lahar, volkan külü, kil, kumtaşı, marn aglomera ve bazalt gibi jeolojik kayaçlar bulunmaktadır. Ana volkanlardan püsküren maddelerle şekillenen plato, şiddeti daha az küçük volkanların püskürmeleriyle sürekli değişime uğramıştır. Üst Pliosen'den başlayarak başta Kızılırmak olmak üzere akarsu ve göllerin bu tüf tabakasını aşındırmaları nedeniyle bölge bugünkü halini almıştır.